Genel Bilgiler
Tanım ve Kavramlar
İslâm’ın kelime anlamı “boyun eğmek ve iradî olarak uymak suretiyle barış ortamına girmek”, olarak belirtilmiştir. İbn Manzûr, “boyun eğmek (inkıyâd) ve itaat etmek” şeklinde açıklamıştır. Sonraki kaynaklarda genellikle bu açıklamalar tekrar edilmiş, “sulh ve selâmet gayesiyle boyun eğmek, tâbi ve teslim olmak” anlamları öne çıkarılmıştır (Sinanoğlu, İslam Ans.2001, ss.1-2). Sosyolojik açıdan İslam’ın indiriliş gayesi, insanlar arasında kardeşlik fikrini geliştirerek toplumsal birlik ve beraberliğin perçinleşmesini sağlamaktır. Evrensel bir din olan İslâm dininin özünde bir değişiklik olmasa da dinin muhatabı olanların kelâmdan anladıkları doğal olarak farklılık göstermektedir. Söz konusu bu anlam ve yorum farklılıklarının en açık olduğu alan ise hiç şüphesiz mezheplerdir. Tarihi süreçte ortaya çıkan bu itikâdi-mezhebi (inançsal) gruplardan birisi de Caferiliktir. Caferilik, Asr-ı saadet’ten itibaren 260 (874) yılına kadar süren dönemde Hz. Peygamber, Hz. Ali, iki oğlu Hasan ve Hüseyin ile ikincisinin soyundan gelen dokuz imamı içine almaktadır. Bunların arasında Hz. Ali efendimiz, Muhammed el-Bâkır (a.s.), Cafer es-Sâdık (a.s.) gibi Sünnîler tarafından da önemsenip benimsenen, takip edilen ve eserlerine geniş atıf yapılan büyük fakihler (bilginler) önemli yer tutmaktadır. Zaten Caferilik de Cafer es Sadık (a.s)’ın isminden gelmektedir. Hz. İmam Cafer es Sadık (a.s)’ın mezhebine mensup olmak demektir.
Hz. İmam Cafer es Sadık (a.s.) İsnâaşeriyye’nin 6. İmamıdır ve Zeynelâbidîn (a.s.)’in torunudur. Zeynelabidin (a.s.) ise Hz. Hüseyin (a.s)’in Kerbela faciasından sağ kalan oğludur. Zeynelabidin (a.s)’in ölümü sırasında on beş yaşında olan Cafer es-Sadık, ilk bilgileri dedesinden ve babası Muhammed el-Bâkır’dan almıştır. Babasının on dokuz yıl süren imametinden (5. İmam) sonra kendisi de otuz dört yıl aynı vazifeyi devam ettirmiştir. Caferilik, Hz. Resulullah (s.a.a)’dan sonra İslam camiasının önderliğinin ilki Hz. Ali olan on iki imama ait olduğuna inanan Ehl-i Beyt[1] mektebinin ortak ismidir. Bu mektebe aynı zamanda İsnâaşeriyye, İmamiyye ve Şiilik de denmektedir. Hayreddin Karaman; “İmâmet anlayışında Zeydiyye’den ayrılan Şîa’nın bütün kolları Cafer es-Sâdık (ö. 148/765)’ın imametinde ittifak etmişlerdir” diyor. Cafer es-Sâdık, Emevi iktidarının son dönemiyle Ehl-i Beyt’e karşı Abbâsî taassubunun henüz kendini göstermediği bir dönemde yaşamıştır. Diğer imamlara nispetle daha geniş bir hürriyetten faydalanarak bilgisini çok sayıda talebe ve râvileri aracılığı ile yayma imkânını bulmuştur. Bu sebeple İsnâaşeriyye Şîası’nın fıkıhta imamı olmuş ve bu grubun fıkıh ekolü onun adına nispetle anılmıştır. İsnâaşeriyye’ye göre hatadan korunmuş bulunmaları sebebiyle bütün söz ve davranışları sünnet olarak değerlendirilen imamların fıkhının, sözlü rivayetlere dayanmakla beraber kısmen yazılı kaynaklarla nakledildiğini gösteren deliller de vardır (Küleynî, I, 51-53). III., IX; aktaran Karaman, İslam Ans. 1993; cilt 7, ss. 4-10).
Amaç ve Hedefler
Iğdır Üniversitesi Caferilik Araştırma ve Uygulama Merkezinin amacı Yönetmeliğin 5. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre “Merkezin amacı; Tarih boyunca süregelen Caferiliğin Türkiye’de kültür ve düşünce tarihi içerisindeki yerini bilgi ve belgelere dayalı olarak tespit etmek, elde edilen bilgi, belge ve bulguları araştırmak ve Merkez tarafından yayımlanacak olan akademik araştırma dergisi, kitap, elektronik posta, bülten ve benzeri vasıtalarla, araştırma yapan kişilere, kurumlara ulaştırmak, ayrıca konferans, panel ve sempozyum gibi etkinliklerle öğrencilere ve geniş halk kitlelerine sunmak, Caferilik ile ilgili araştırma yapmak üzere lisansüstü eğitim programları açmak ve yürütmektir.” Faaliyet alanları ise 6 (1) maddesinde belirtilmiştir. Maddede yer alan faaliyet alanları aşağıdaki gibidir:
“a) Caferilik ile ilgili temin edilen yazma eserleri dijital ortama aktarmak, arşivlemek, Türkçe ’ye çevirerek yayımlamak, içerik analizleri yapmak, elektronik ortamda Türkçe ve İngilizce özetlerini yayımlamak ve Iğdır ve yöresinde alan araştırmaları yapmak,
b) Iğdır yöresinde değişik dönemlere ait yazılı belge, kitap ve dokümanları bulmak ve araştırmacıların istifadesine sunmak,
c) Merkezde bir dokümantasyon merkezi oluşturmak, bu Merkezin arşivinde toplanan Caferilik ile ilgili yazma ve diğer klasik eserler üzerinde yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılmasını sağlamak,
ç) Merkez bünyesinde faaliyet alanları ile ilgili yayımlanmış eserlerden oluşan bir kütüphane oluşturmak,
d) Merkezin amaç ve faaliyetleri kapsamında ilgili kurum ve kuruluşlarla fikir ve proje işbirliğinde bulunmak,
e) Yurt içi ve yurt dışında bu alanda çalışmaları bulunan resmi ve özel kuruluşlarla iletişim kurarak, uluslararası alanda ilişkilerin geliştirilmesine bilimsel katkıda bulunmak.”
Halkımıza Yönelik Çalışmalar
Yukarıda belirtilen amacımıza uygun faaliyetlerimizi yürütürken, Iğdır üniversitesi ile Iğdır halkı arasında özel bir köprü kurulmasına da hizmet edilecektir. Bu köprüde ilimizin önemli kanaat önderlerinden, Caferilik-Şiilik konusunda bilgi sahibi olan hocalarımızdan önemli derecede istifade edilmeye çalışılacaktır. Kısa zaman içinde ilimizde yer alan kanaat ve ilim insanlarımızı ekibimizle birlikte ziyaret ederek görüş ve düşünceleri, önerileri alınacak; Caferilik’in önemli (kutsal) günleri için kısa, orta ve uzun vadeli faaliyet programları için destekleri istenecektir. Merkezimiz, bilgi birikimine sahip saygıdeğer hocalarımızın ve saygıdeğer halkımızın her türlü yönlendirmesine açık olacağını hiç kimsenin şüphe etmemesi gerekir. Saygılarımla…
Prof. Dr. Kazım YILDIRIM
Caferilik Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü
[1]Ev halkı anlamına gelen Ehl-i beyt (ehlü’l-beyt) terkibi ev sahibiyle onun eşini, çocuklarını, torunları ve yakın akrabalarını kapsamına alır. İslâmî dönemden itibaren günümüze kadar sadece Hz. Peygamber’in ailesi ve soyu manasına kullanılmaktadır. Bazı kaynaklarda ıtre (العترة) kelimesi de kullanılır.